Awoken (2020)

Bir Hastanede Fatal Familial İnsomnia tanısı konulan bir hastaya hiçbir şey yapılamadığında, tıp öğrencisi kız kardeş, alternatif bir tedavi yöntemi denemek amacıyla onu hastanenin bodrum katında bulunan gizli bir tesise taşıttı. Burada sorgulanması gereken temel konu acaba gerçekten şeytani bir musallat mı söz konusu? Film, tuhaf ve dehşet verici bir hastalığın ele alınış şekliyle izleyiciyi hipnotize ediyor. Tıp öğrencisi kardeşi için yapamayacakları bir şeyin olmadığını kabul etmiyor ve hayatla ölüm arasındaki savaşta her şeyi göze alıyor. Gizli tesisin loş ve ürpertici atmosferi, izleyicinin filmi bir korku filmi gibi algılamasını sağlıyor. Ancak, asıl endişe verici olan şey, hastalığın doğasıdır. Hastanın durumu kötüleştikçe, şeytani bir varlığın var olduğuna dair şüpheler daha da büyüyor. Öte yandan film, bir yandan tıbbın sınırlarını zorlarken, diğer yandan da kardeşler arasındaki ilişkiyi ve aile bağlarını irdeliyor. Kardeşine yardım etmek için ne kadar ileri gidebileceğini gösterirken, aynı zamanda izleyiciye de bu durumda ne yapabileceğini sorgulatıyor. Film, düşündürücü bir şekilde, modern tıbbın her şeyi çözebileceği varsayımını da sorguluyor. Başka bir açıdan bakıldığında, film, hastalığın yol açtığı tekinsiz semptomları ve hastanın giderek artan çaresizliğini izlerken, izleyiciyi derinden etkileyen bir deneyime çeviriyor. Hastanın dramatik durumu ve kız kardeşinin çaresiz çabaları, izleyicide güçlü bir duygusal etki yaratıyor. Sonuç olarak, bu film, korku ve gerilim unsurlarını, etik ve ahlaki boyutları ile başarılı bir şekilde harmanlıyor. İzleyicinin zihninde, hastalık, insan doğası ve modern tıbbın sınırları hakkında birçok soru bırakıyor.