"The story of a married couple who experience funny conflicts in their relationship" şeklinde kısaca özeti verilen bu film, aslında evlilik hayatının renkli ve çoğu zaman komik yanlarını yansıtan bir ayna niteliğinde. Bebek sahibi olma kararı ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açan çift, birbirleri ile olan iletişimlerinde komik ve beklenmedik çatışmalar yaşamaktadırlar. Genç çiftin hayatın sıradanlıkla monotonluğuna meydan okuyan ilişkileri, izleyicisini hem güldürüyor hem de düşündürüyor.
Tuhaf alışkanlıklar, anlaşamadıkları konular ve farklı beklentiler bir araya geldiğinde ortaya oldukça eğlenceli bir karışıklık çıkıyor. Eşler arasında yaşanan bu çatışmaların çözüm sürecinde ise anlayış ve hoşgörünün ne derece önemli olduğu vurgulanıyor. Çözüm getiren unsur ise çiftin birbirlerine olan aşklarının gücü oluyor.
Bir yandan çiftin yaşadığı komik anlar izleyiciyi kahkahaya boğarken, diğer yandan aşkın ve anlayışın önemini içtenlikle hatırlatıyor. Evlilik, aşk ve çatışma gibi kavramları gözler önüne sererken, aynı zamanda keyif dolu bir seyirlik sunuyor. Bu film, her yaştan izleyiciye hitap eden, eğlendirirken düşündüren bir yapıt. Gerçek hayatta her çiftin yaşayabileceği türden anıları beyaz perdeye taşıyan bu yapım, evlilik hayatının renkli portresini çiziyor. Kısacası, bu film hayatın içinden bir kesiti, evli bir çiftin komik çatışmalarını ve aşkın gücünü samimi bir dille izleyiciye sunuyor.
Dünyanın en kötü ikinci filmi 🙂
Tabi birincisi hangisi diye soracak olursanız Yine Şahan olacaktır
Osman pazarlamadan daha kötüsünü yapana kadar en kötüsü bu
Dünyanın en kötü ikinci filmi 🙂
Tabi birincisi hangisi diye soracak olursanız Yine Şahan olacaktır
Osman pazarlamadan daha kötüsünü yapana kadar en kötüsü bu
Film yokluğunda yerli film olarak idare eder. ama celal ile cerenin yanından geçemez. bunu senaryo açısından diyorum. biraz daha doygun çeşitlilikte bir senaryo olabilirdi. konudan konuşa geçişler hızlı olmuş . tek konu üzerinden gidilse daha iyiymiş. yine de genel olarak 5 / 10 veriyorum
Kısaca film; Şahan Gökbakar ve kardeşinin “Gen” filmi hariç diğer gişe filmlerindeki senaryo/hikaye eğrisiyle aynı mantıkta ilerlediği benzer tonlardaki bir yapımdır. Erdal ile Ece çiftinin üç temel başlık karşısındaki “komik” tepkilerine yer verildiği bir film diyebiliriz.
Temel hatlarıyla film ”Diyet, kıskançlık ve östrojen” başlıklarıyla üç parçadan oluşuyor. Tam anlamıyla bağlantılı bir yapım gibi değilde neredeyse üç ayrı kendi içindeki kısa hikayenin ya da internet mecrasına yapılacak bir mini dizinin bölümlerinin birleşmesinden oluşuyor gibi. Hatta öyle ki; bir önceki “kıskançlık” bölümünde aldatmadan şüphelenen kadın karakter bir sonraki “östrojen” bölümünde “aldatır seni kızım” diyalogları sırasında “yok canım yapmaz, yapamaz!” Gibi öfkeli ve gel-geç tepki veriyor. halbuki devamlılığı olan, bütün senaryoda “Allah aşkıma demeyin şöyle şeyler zaten bir hata yaptım bu konuda’ yapmaz, yapmıyor adam” gibisinden kapsayıcı bir önceki sahnede zan üzerine doğan tepkilerin seyirciye hatırlatılması gerekirdi. Ya da karakterin bu duruma öfkelenmemesi beklenirdi. Ama burada yeniden aynı duyguya aynı öfkeyi vermektedir. Kısaca üç temel başlıktan oluşan “oldukça çerez” yer yer güldüren, ucundan dokundurmaların yapıldığı ve çok ilginçtir diğer yapımlarına göre oldukça az küfür ve belden alta sahnelerin olduğu bir yapım. Hatta ilk gördüğümde Celal ile Ceren 2 gibi bir şey mi dedim ama tonu oldukça benzese de hikaye ve diyaloglar bir tık farklı gibi.
Yapılacak en büyük eleştiri şüphesiz “östrojen” bölümündeki “tipik” “efemine erkek” tiplemesi ve beraberinde “kadınlık halleri” ile yaratılmaya çalışılan “komedi”. Şahan Gökbakar’ın “hormon karmaşası sebebiyle” “duygu-durum karmaşasını” oldukça başarılı oynamasına karşın, bölümdeki “ataerkil kodların” üzerine inşa edilen komedi çabası da bir o kadar sığdı. Bölüm içerisinde östrojen hormonun artması sebebiyle Erdal karakteri; bir an da araç park edemez, tartışması/kavgacı, oldukça alıngan, kırılgan, naif (hem fiziksel hem duygusal) kararsız, detaycı vb. bir çerçevede gösterilmektedir. bu durumların sadece kadınlara has olduğu düşünülerek (bilimden oldukça uzak bir şekilde) östrojen hormonuyla baş gösterimesini komedi haline getirme çabası işte tam da “ataerkil kodla komedi” dememimin en net göstergesidir. Çünkü bu ve bunun gibi hem fiziksel hem duygusal hem de deneyim isteyen durumların cinsiyeti bulunmamaktadır. Komedi tam da o noktadan yapılacaksa tamamdır ama bir cinsiyetin üzerinden küçük/hor görme ya da genelleme ile yapılacaksa o komik olmamaktadır. Gerçi bu hususta yapılacak eleştiri film afişinde kadını simgeleyen yalnızca topuklu ayakkabı iken erkeği hem tamir hem de araba ile gösterilmedir. Elbette filmi izleyince o iki obje anlam kazansa da erkek için iki ikon kadın için bir ikon tercihi bile bir çok anlamda düşündürmeye yetiyor.
Son olarak “Celal ile Ceren” ve “Erdal ile Ece” film isimlerinde de yine erkek karakterin ismine öncelik; istemeden de kodlanmış ataerkil bilgilerin kusması diyorum.
Film tamamen “çerezlik” diyebileceğimiz yer yer güldüğümüz bir yapım. 10/5.
Bu filmi beğenmeyen gitsin başka film izlesin boş yapmasın şahan yine çok iyi iş çıkarmış helal olsun boş bir film değil kesinlikle izleyin gülmek garantidir.
IMDB nasıl 2.3 anlamadım. En az 7,5 – 8 olması lazım. Bence Şahan’ın en güzel filmlerinden birisi. Her anı komikti, güldük eğlendik. Beğenmeyenlerin beğendikleri dizi/filmleri çok merak ettim.
Dünyanın en kötü ikinci filmi 🙂
Tabi birincisi hangisi diye soracak olursanız Yine Şahan olacaktır
Osman pazarlamadan daha kötüsünü yapana kadar en kötüsü bu
6
5