Mississippi Deltası'nın ıssız manzarasında, çıplak parmaklı bir kafes dövüşçüsü, ölmekte olan üvey annesinin aile evini kurtarmak için çırpınan bir adamdır. Borçlarından kurtulmanın umutsuz çabası, vahşi ve bir o kadar da sert bir dünyada geçer. Dövüşlerdeki acı gerçeklerle yüzleşirken, ailesinin mirasını koruma mücadelesi, onu sadece fiziksel bir savaşın değil, aynı zamanda içsel bir keşfin de ortasına atar. Bu süreçte, kendi içindeki güçleri ve zayıflıkları keşfetmeye başlar. Sadece bu da değildir aynı zamanda aşkın ve fedakarlığın gerçek anlamını da derinlemesine öğrenir.