Possessor: Sahip

Özel bir ajan, insanların bedenlerine yerleştirilen beyin implante teknolojisi kullanarak çalıştığı gizemli bir organizasyonun parçası. Bu teknoloji, ajanın başka bir kişinin bedenini kullanmasına olanak sağlayarak, onların hislerini, düşüncelerini ve aksiyonlarını kontrol etmesini sağlıyor. Bu özellik, ajanın nihai görevini yani yüksek maliyetli suikastleri gerçekleştirmesini kolaylaştırıyor. Bu heyecan verici hikaye, teknoloji ve ahlaki ikilemler üzerine karmaşık bir tartışma sunuyor. Gizli bir organizasyonun, bir kişinin hayatına ve bedenine bu denli bir müdahalede bulunma hakkının olup olmadığı sorusu üzerine düşündürüyor. Suikastçılık mesleğinin etik boyutlarına dair derin bir bakış açısı sunarken, aynı zamanda yüksek fiyatlı müşterilerin bu tür bir hizmeti talep etme nedenlerine odaklanıyor. Filmin teknolojisi, günümüzde henüz ulaşamadığımız, ancak yakın bir gelecekte gerçek olabileceği düşünülen bir düzeyde. Yönetmenin bu detayla ne kadar ileri gidebileceğimizi ve bunun insanlık, özgürlük ve etik üzerindeki muhtemel etkilerini öne sürerek izleyiciyi sürekli düşünmeye iter. Yüksek maaşlı müşterilerin insanoğlunun teknoloji karşısındaki durumunu sorgulatan, geleneksel suikast hikayelerinin ötesine geçen bu film, sadece aksiyon dolu sahneleriyle değil, aynı zamanda tüm bu etik ve felsefi sorularıyla izleyiciyi etkilemeyi başarıyor. Aksiyon ve gerilim dolu bir hikaye olmasının yanı sıra, bu film aynı zamanda derin bir iç görü ve düşünceye sevk eden bir anlatımı da beraberinde getiriyor.