Amerikalı Yargıç Clarence Thomas'ın Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi'ne aday gösterilmesi, eski bir meslektaşı olan Anita Hill'in onu cinsel tacizle suçlaması üzerine büyük bir tartışma yaratıyor. Thomas'ın adaylığı, Hill'in çarpıcı tanıklıkları ile sarsılıyor. Hill, Thomas'ın kendisine yönelik cinsel tacizde bulunduğunu öne sürerken, bu olay Amerikan kamuoyunu ikiye böldü.
Sinemanın dokunaklı betimlemeleri ve etkileyici diyalogları aracılığıyla, bu hassas dönemin karmaşıklığı, histeri ve hassasiyeti büyüleyici bir şekilde beyaz perdeye taşınıyor. Film, cinsel taciz meselesinin yanı sıra, toplumsal cinsiyet rollerinin ve ırk meselelerinin Amerika'daki politik ve hukuki düzen üzerinde ne derece etkili olduğunu da ele alıyor.
Film, Thomas ve Hill arasındaki karmaşık ilişkiyi merkeze alıyor. Bu ilişki, Thomas'ın Yüksek Mahkeme'ye aday gösterilmesi ve Hill'in cinsel taciz iddialarını ortaya çıkarmasıyla birlikte karmaşık bir hal alıyor. Film, bu süreçte hem Thomas'ın hem de Hill'in yaşadığı zorlukları ve çatışmaları tüm çıplaklığıyla gösteriyor.
Kısacası, Yargıç Clarence Thomas'ın Yüksek Mahkeme adaylığına yönelik tartışmalar, seyirciyi hem derinden sarsıyor hem de tarihe tanıklık etme fırsatı sunuyor. Bu film, cinsiyet, ırk ve güç politikalarının, bir ülkenin en yüksek yargı organına bir adayın atanmasını nasıl belirleyebileceğini gözler önüne seriyor.
