Bir asker, birinin vücudunda uyanır ve kendisinin, bir banliyö treninin bombacısını 8 dakika içinde bulmak için yapılan deneysel bir hükümet programının bir parçası olduğunu keşfeder.
Bu, yönetmen Duncan Jones'un 2011 yapımı "Source Code" adlı bilim kurgu ve gerilim filmine ait olağanüstü bir konudur. Film, karmaşık bir kurguya sahip olup, zaman ve kimlik kavramları üzerine derin düşüncelere yol açar.
Hikaye, uyanan askerin kim olduğunu ve neden başka birinin bedeninde olduğunu anlamaya çalışmasıyla başlar. Kendisine verilen görev, bir banliyö treninde gerçekleşen bir bombalama olayının failini bulmaktır. Ancak ilginç olan, askerin bu görevi tamamlamak için sadece 8 dakikasının olmasıdır.
Bu noktada, hükümetin geliştirdiği "Source Code" adlı bir teknolojiden bahsetmek önemlidir. Bu teknoloji, askerin beyin aktivitesini hedef kişinin son 8 dakikasına aktarır ve onu olayın içinde bir gözlemci olarak yerleştirir. Her seferinde, asker görevi başarılı bir şekilde tamamlamaya çalışırken tekrar tekrar uyanır ve olayın detaylarını derinlemesine incelemeye devam eder.
Filmin en etkileyici yanı hikayeyi derinleştiren karakterlerin performanslarıdır. Askerin rolünde Jake Gyllenhaal, hem askeri disiplini hem de içsel bir karmaşayı mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Gyllenhaal'in oyunculuğu, izleyiciyi karakterin yaşadığı duygusal deneyimlere sürüklüyor ve onunla empati kurmamızı sağlıyor.
Ayrıca, filmde kullanılan görsel efektler de oldukça etkileyicidir. Tren sahnelerindeki gerilim, izleyicinin kalp atışlarını hızlandırırken, askerin bilinçaltına inerken yaşadığı rüya benzeri anlar, filmi daha da fantastik hale getiriyor.
"Source Code", sadece bir bilim kurgu filmi olmanın ötesine geçer. İzleyiciyi, zamanın kısıtlılığı ve kimlik karmaşası gibi evrensel temalar üzerinde düşünmeye iten bir gerilim sunar. Aynı zamanda, insanın ne kadar çok şeyi değiştirebileceği ve belki de kaderin bile üstesinden gelebileceği düşüncesini sorgulatan bir yapıt olarak da nitelendirilebilir.
Sonuç olarak, Duncan Jones'un yönettiği "Source Code", heyecan verici bir kurguya sahip, mükemmel performanslar sergileyen karakterler ve etkileyici görsel efektlerle dolu bir bilim kurgu filmidir. Başarılı senaryosu ve derinlikli hikayesiyle izleyicileri derin düşüncelere sürüklerken, aksiyon dolu sahneleriyle de gerilim dolu bir deneyim sunar.
Film taklit bir film olmasına rağmen çok hoşuma gitti. Ölüm günün kutlu olsun ve ismini hatırlayamadığım bir film daha var mantık birebir aynı maalesef. Ya o filmin senaristleri ya da bu filmin senaristi (artık hangisi önce çekildi hatırlamıyorum şimdi) senaryodan etkilenmişler ki birbirinin benzeri 3 ayrı film yapılmış. En güzel yanı ise film sıkıcı değil tam tersine sürükleyici olduğu için keyifle izlenebilir diyebilirim. Ölüm günün kutlu olsun a 2. film çekildi buna da çekilmesi bence gerekir
Lütfen bir daha bilim kurguya dair herhangi bir filmin yanına bile yaklaşmayınız beyfendi. Siz kung fu panda’dan devam. Bol şans.
25
2