Yeni müdürü Dwight'ın onun çizim defterini paramparça etmesinin ardından, Rafe Khatchadorian ve en iyi dostu Leo, okulun Davranış Kuralları Kodeksini simgesel olarak yok etme kararı alırlar. Her bir kuralın tek tek çiğnenerek bu amaca yöneleceklerini izlemek gerçekten ilginç. Sinemada da çoğumuzun karşılaştığı bu tür otoriter figürlere karşı gençlerin nasıl başkaldırdığını, gençlik direncinin ve yaratıcılığının ne denli güçlü olabileceğini görmekteyiz. Film, gençlik çağındaki bu itaatsizliği ve yaratıcı düşünceyi cesaretlendiren bir hikaye anlatıyor. Rafe ve Leo, eğitim kurumlarının baskıcı kurallarının dışına çıkmayı ve kendi kurallarını oluşturmayı seçiyorlar. Bu, özgürlüklerini ve genç enerjilerini savunma yoludur. Kural dışı olmanın ve statükoyu sorgulamanın ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Kitapta karşılaştığımız ve filmde de izlediğimiz bu çarpıcı direniş hikayesi, gençlerin okul ve otoriteyle olan çatışmalarını mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Yani, bu gençler sadece birer kaos ajanı değiller; aynı zamanda, kendi haklarını ve kimliklerini arayan genç bireyler. İzlerken gençliğin bu asi ruhunu hissetmekten kendinizi alamayacaksınız. Katı kurallar ve sınırlamalar arasında sıkışıp kalmış gençlerin nasıl bir yaratıcılık patlaması yaşadığını gösteren bir film bu. Bir çizim defterinin yok edilmesi, aslında bir sanatçının sesini susturmaya çalışmaktır ve bu filmde Rafe ve Leo'nun seslerini ne olursa olsun duyurmaya kararlı olduklarını görüyoruz. Sonuçta bu, sadece bir kurallar kitabını yok etmekten çok daha fazlasıdır; bu aynı zamanda gençliğin, yaratıcılığın ve direnişin bir kutlamasıdır. Bu filmde, gençlerin otoriteye, kısıtlamalara ve kurallara nasıl meydan okuduklarına tanıklık ediyoruz.