Kuzey Carolina'da bir Afrika kökenli Amerikalı aile, yıllardır, kendilerinin sahibi olduğu sahil kenarı gayrimenkullerini ellerinden almak isteyen arsa geliştiricileri tarafından taciz ediliyor. Bu durum, toplumun büyük bir kesimini rahatsız ettiği gibi, aynı zamanda bu ailenin yaşadığı haksızlığa da dikkat çekiyor.
Bu durum, hemen herkesin empati kurabileceği ailevi bir dramı yansıtırken, daha büyük bir sosyal adaletsizliği, mülkiyet hakları ve ırkçılık konularını da gündeme getiriyor. Üzücü bir şekilde, bu tür hikayeler, birçok Afrika kökenli Amerikalı ailenin durumunu yansıtıyor ve bu durum, Amerika Birleşik Devletleri'nin özellikle mülkiyet hakları konusunda ırkçılıkla nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor.
Bu ailenin hikayesi, sahip oldukları toprakları geliştirebilmek için sınırsız kaynaklara sahip olan güçlü kurumların, baskı ve tacizle bir ailenin yaşamını alt üst etme çabalarını gösteriyor. Diğer bir yandan da, bu ailenin, topraklarını ve yıllardır süregelen yaşamlarını koruma çabalarını anlatıyor. Bu durum, sadece bir aile dramını değil, aynı zamanda Amerikan toplumunun genelini ilgilendiren ırkçılık, mülkiyet hakları ve sosyal adaletsizlik konularını da ortaya koyuyor.